5letterstory
Datça’nın “bük”leri, Bodrum'un "bük"ü
Geçtiğimiz haftalarda 3 gün Datça, 5 gün Bodrum yaparak yine kalbini Ege’de bırakmış bir insan olarak İstanbul’dan bildiriyorum; geri dönüş yolu ne taraftandı?
Bu Datça’ya ilk gidişimdi ve koylarının ve de taşlarının bu kadar güzel olduğunu bilseydim daha önce giderdim. Hiç de söylemiyorsunuz, çok ayıp. Neyse ki ben bu blogda Datça’dan ve her bükü ayrı güzel olan koylarından bahsedeceğim.
Güneş hep bu kadar güzel mi doğar?
Datça’ya direk havayoluyla ulaşım olmadığından, önce Bodrum’a uçup oradan 1,5 saatlik feribot yolculuğuyla Datça’ya ulaştık. Bodrum’a 24 Haziran gecesi indik ve feribot bir sonraki sabah saat 09:00’daydı. Bir gecelik yer ayarlamaktansa önce bir yerlerde bir şeyler içip sonra sahilde güneşin doğuşunu izlemeyi tercih ettik. Hafif bir yorgunluk olsa bile son zamanlarda geçirdiğim en huzurlu sabahtı ♥♥

Bodrum sabahı - Güneşin doğuşunu izlemek kadar güzel bir doğa olayı yok sanıyorum♥♥
Datça meğer sen ne güzelmişsin..
Datça’ya vardığımız ilk 2 gün Datça’nın merkezindeki ve Burgaz yolu tarafındaki koylara gittik. Özellikle Burgaz yolu tarafındaki denizin rengi ve koyların el değmemişliği muhteşem. Buraların bu kadar doğal kalabilmiş olmasının sırrı da sit alanı olmasında..

*Bazı maviler en güzel ♥ ♥

*Mavinin tonu & gölgelerin öpücüğü adına ♥ ♥
Can’ın dayısı yıllardır Datça’da yaşadığından her yerini bilen bir insanla gezmenin tadı bir başka oldu. Son gün atladık arabaya ve böylece Hayıtbükü’nden başlayıp Knidos’a kadar giden sahil boyunca her koyda durduk.
Bulunduğumuz koyların sırasıyla isim ve fotoğraflarını şöyle aşağıya doğru bırakıyorum:
1-Hayıtbükü

2-Gabaklar Koyu



3-Kurubük



4. sırada Ovabükü var, ancak burayı önce durmadan geçtik. Sonra benim dönüşte aklım kaldı, durduk ve hemen kendimi denize attım. Ama aklımı da atmış olmalıyım ki, fotoğraf çekmeyi unutmuşum:(
5-Akvaryum Plajı Palamutbükü


6-Knidos

Knidos’tan kısaca bahsedecek olursak;
M.Ö 1000 yıllarında ilk olarak Burgaz mevkiinde Dor uygarlığını temsilen ve merkezi olarak kurulan bir antik kent. M.Ö 546’da Perslerin egemenliğine girmiş. M.Ö 4. yüzyılda ticari nedenlerle yarımadanın uç noktasına, yani bugünkü kalıntıların olduğu yere taşınmış. Şehrin en önemli ticari kaynağı limancılıkmış. Şehrin en önemli heykeli olan Afrodit’in heykeltraşı Praxiteles, ünlü matematikçi ve filozof Eudoxus, Mısırda ki Alexandria fenerinin mimarı Sostrates ve doktor Euryphon da Knidos’ta yaşamışlar. Hatta doktor Euryphon ve öğrencileri zamanın ikinci büyük tıp okulunu burada kurmuşlar.

*Knidos
Antik kentin 20.000 ve 5.000 kapasiteli iki büyük tiyatrosu da bulunmaktaymış. Ayrıca kentin en önemli sembollerinden biri de mevsimleri ve zamanı gösteren güneş saatiymiş.

*Knidos
Çok sayıda tapınak ve kilisenin de olduğu Knidos, Bizans’ın son dönemlerinde hem depremler hem de denizden gelen korsan saldırıları nedeniyle güçsüz kalmış ve sonunda tamamen terkedilmiş.

*Knidos
Knidos antik kenti Datça merkeze 30km, Palamutbükü'ne 10km mesafede bulunuyor.
Kıyı şeridi boyunca denizin maviliği, taşların güzelliği, doğanın muhteşemliği beni resmen büyüledi. Tabii ki gittiğimiz her koydan bu pürüzsüz ve rengarenk taşlardan topladım çılgınlar gibi. Aklım toplayamadıklarımda kaldı :)

♥♥
Sensin eski!
Datça’daki son durağımız tatlı mı tatlı Arnavut kaldırım sokakları ve taş evleriyle Eski Datça oldu. Zaten anladım ki ne varsa eskide var. O nasıl tatlı evler, o nasıl şirin sokaklar. Modern olmak her yere saçmasapan apartmanlar dikmekse beni eskide bırakın arkadaşlar.

*Eski Datça

*Eski Datça

*Eski Datça - Peki bu sokaklar bu kadar tatlı olmayı kimden öğrendi?
Nerden başlasam, nasıl anlatsam? Bodrum Bodruuuuuum..
Ertesi gün sabahtan yine feribotla Bodrum’a döndük ve hiç planda olmayan, birbirinden tatlı tesadüfler sayesinde 4 üniversite arkadaşı Bodrum, Küçükbük'te buluştuk.

*Küçükbük - Gündoğan
Şöyle ki; Gülce’nin o sırada Bodrum’daki evlerinde olması, bizim oteli iptal edip Gülce’nin evinde kalmamız, Derya’nın iptal olan başka bir seyahati (bu konu ayrı bir blog yazısı niteliğinde adeta) ve kendisini Bodrum’da bulması ve de son olarak Amerika’da yaşayan Cenk’in bu sırada Türkiye'de olması ve soluğu Bodrum’da almasıyla, Can’da dahil 5 kişi Gülce’nin evinde kalarak çok eğlenceli bir tatile imza atmış olduk.

*Gündoğan - Terzi Mustafa'nın Yeri
Fotoğraf ancak hesaba yetişebilmiş :)

*Küçükbük - Gündoğan
Sol baştan; Derya, Gülce, bendeniz & Cenk

*Küçükbük - Gündoğan
Bu fotoğrafa biraz aşığım ♥ ♥
Benim minnak taşlarım..
Bodrum-Kos yazımı okumuş olanlar hatırlayacaklardır, okumayanlar da linki takip edebilirler; seyahat boyunca bize eşlik etsin diye bir tane taş boyamış, onu da dileğimizi gerçekleştirmesi için Bodrum sularına bırakmıştık. Bu seyahatimiz içinde iki adet taş boyadım ve hedefim Bodrum’da iki farklı bölgeye bırakarak birilerinin bulmasını sağlamaktı. Ama son gece gittiğimiz Gümüşlük beni yeniden kendisine aşık edince iki taşı birden Gümüşlük’e bıraktım ♥♥ Birileri bulmuş mudur bilmiyorum ama umarım ben mesajı doğru iletebilmişimdir :)

*Gümüşlük'e bıraktığım taşlarım ♥ ♥

*Gümüşlük
Gümüşlük'teki akşamımızın tatlılığını da tarif etmek gerekirse; arkadan gelen pek bir hoş caz müzik, ayaklar kumlarda, güzel bir sohbet, biraz alkol ve denizin tam üzerinde duran muhteşem kırmızılıktaki ay. Kısacası, başka hiç bir şeye ihtiyacın olmadığı o güzel anlardan biri.
Ertesi akşam İstanbul'a dönüyoruz ve tatil burada bitiyor. Dolayısıyla yazı da burada bitiyor. Bana göre bu biraz sevimsiz bir durum. Çünkü tatilin bitmesi yetmiyormuş gibi, yazısı da bitiyor:(
Ama umutsuzluğa kapılmıyoruz ve bir sonraki rotada görüşmek üzere diyoruz :)
Çünkü yaşasın gezmek di mi?
Di :)