5letterstory
Aşka gel kutlamaya katıl :)
Başlık, aslında bizim düğün davetiyemizin sloganı. Düğün dediğime bakma, bir Cumartesi akşamı arkadaşlarla dışarı çıksak aynı böyle bir gün geçirirdik, büyüklerin gönlü olsun diye arada bir kendisinden düğün diye de bahsediyoruz :) Düğün kısmına, dünyanın en yangın çıkarma potansiyeli olan davetiyelerimize ve davetliler için hazırladığım küçük çaplı tasarımlarıma gelmeden önce evlenme aşamasına nasıl geldik önce ondan bahsedeyim.
Nasıl tanıştığımızı anlatmıştım zaten. Tanıştıktan sonra 2 ay içinde Can bir gün durup dururken "Evlensene benle?" diye bir cümle attı ortaya. Ben tabi "Nası yani canım olur mu öyle şey? Evlenmek derken?" falan cümleleriyle boğuşurken baktım baya ciddi. Aslında sanırım her şey ev arkadaşıyla beraber kaldığı evin banyosunun çöpünü değiştirmemle başladı.
-Bu çöpü sen mi değiştirdin?
-Evet!?
-Evlenirim ben senle!
Çöp önemli sanırım, evlenmek isteyenlere duyurulur :)
Neyse, evlilik konusunda ciddi olduğunu farkedince "Böyle saçma evlenme teklifi mi olur?" dedim tabi ben. Hayır kesinlikle kafam kadar yüzük falan beklediğimden değil (hatta genel olarak yüzük beklediğimden değil), yaratıcılık beklediğimden. Sonra aramızda bir geyik haline dönüştü bu teklif olayı ve Can eline geçen çeşitli nesnelerle her fırsatı değerlendirdi. Örneğin yemek yaparken mutfağa dalıp eline geçen herhangi bir sebzeyle, ya da dışarıda bir şeyler içiyorsak masa da ne varsa gibi. O bulduğu her objeyle şansını denerken, ben bir yandan ısrarla yaratıcı bir fikirle beni şaşırtmasını bekliyordum, bir yandan da evlenme tarihi hakkında fikir yürütüyorduk. Ve evet itiraf ediyorum Can doğru objeyi bulup o harika evlenme teklifini yaptığında biz nikah tarihini çoktan almıştık :)
Nikah tarihi için, yeni bir ev bulma, taşınma vs. gibi süre hesaplamaları yapınca Nisan ayı oldukça uygun gözüküyordu. Aslında daha öncesi bile oluyordu ama hem hava güzel olsun dedik, hem de benim annem ve babamın evlilik tarihi olan 4 Nisan, Cumartesi gününe denk gelince aynı gün olsun dedik ve böylece annemle babamın 31. evlilik yıl dönümlerinde evlendik.
Evlilik teklifi, nikah tarihi kararından hemen sonra, nikahtan hemen önce (neyse ki!) yapıldı. 20 Mart 2015'de 5 kişilik bir grup olarak 3 günlük Budapeşte seyahatimize uçarken, pilotun anonsuyla başlayan evlilik teklifi operasyonu, Can'ın doğru obje ile doğru soruyu kombine etmesiyle havada gerçeklemiş oldu: yani "Love was literally in the air". Belki inanmayacaksın ama gerçekten de sürpriz olmuştu. O an bir kez daha anladım, hiç bir şey sırasına göre olmak zorunda değildi, yaşadığımız şey bu haliyle güzel ve gerçekti♥
Evlilik teklifiydi, tarihiydi vs derken aileleri tanıştırma kısmı nikahtan 1 hafta öncesine kaldı; ki bence olaylara bizim sıramızla baktığında gayet iyi bir zamanlama diyebiliriz.
Nikahta kısa krem rengi elbisem ve kafamda çiçeklerim vardı. Nikahtan önce Galata'da dolaşıp harika fotoğraflar çekindik ve aşağıdaki fotoğraf kesinlikle favorimiz :)

Nikahın ardından Taksim civarında bir restoranda yakın aile ve arkadaşlarımızla bir yemek yedik ve ardından gençler grubu olarak geceyi bir barda sonlandırdık. Her anınını doya doya yaşadığımız ve güldüğümüz çok içten bir gündü. Hiç bir şey mükemmel olsun diye uğraşmadık. Makyajımı ben kendim yaptım mesela. Saçım için kuaföre gittim ancak akşam arkadaşlarımla bir yemeğe çıkacağımı söyledim kuaföre. Konserde doğal dalgalı saçlarımla benimle tanışıp, böyle sevmiş bir adamı, gelin topuzuyla kandırmanın bir alemi yok :) Üstelik güzel de değil.
Tanışmamız ve evlenmemiz arasında ki süre çok kısa olduğundan düğün olayını yaz aylarından birine atmaya karar verdik. Aslında normalde kesinlikle bu tarz olayların büyütülmesi, evlenmenin iki insanın hayatındaki tek önemli şeymiş gibi yansıtılması taraftarı olmasak da; çok ani olması, bir çok yakın aile ve arkadaşlarımızın başka şehirlerde yaşıyor olması gibi faktörlerden, daha sonrasında parti tadında bir düğün yapma kararı aldık. Zaten nikah ve düğünü farklı zamanlarda yapmak kesinlikle aldığımız en doğru kararmış. İşin formalite kısmını aradan çıkarıp, evimize de yerleştikten sonra kafamız rahat bir şekilde olayın sadece eğlence kısmına odaklanabildik. Bu sefer sıralı gittik ve önce tarih ve yeri ayarladık:
Tarih: 15 Ağustos 2015
Yer: Tekne
Denizin o kenarı mı olsun, bu kenarı mı olsun diyeceğimize, üzeri olsun bizim olsun dedik ve tekne de yapmaya karar verdik. Gelinlik için Uğur'un tanıdığı bir modacıyla anlaştık ve tam kafamda ki çılgınlığa uygun bir gelinliğim oldu. Önü kısa, arkası uzun ve eteği uzunlu kısalı tüllerle tam da istediğim şekilde dikilen gelinliğimi, iki kolumda iki farklı dantelli eldiven ve ayaklarımda mavi converse'lerim ve tırnaklarımda mavi ojelerimle tamamladım.

Bu arada düğüne mavi konsepti getirdik. Hemen hemen herkesin kıyafet veya aksesuarında mavi vardı :)
Biraz mavi sever bir insanım da ♥

Gelelim davetiyelerimize. Konserde tanıştığımız için konser bileti boyutlarında ve tasarımında bir davetiye olsun istedik. Normalde ben kendim de grafik programları kullanabiliyorum ancak bir yandan el yapımı başka tasarımlar peşinde olduğumdan, kafamızdaki tasarımı bir arkadaşımızla paylaştık ve sağolsun Sultan'cım♥ bizim için tam istediğimiz vintage'lıkta bir davetiye tasarladı. Tabi iş onun tasarımıyla bitmiyor. Bastırdığımız matbaa kenar çizgilerini yamuk basınca ve önümüzde kısıtlı da bir vakit olunca benim aklıma biraz zahmetli ama çok da tatlı bir fikir geldi. Kenarlarını yakmak! Böylelikle her davetiye kişiye özel de olmuş oldu. (Davetiye yakma ekibinden Arzu Abla ve Cansu'ya da buradan sevgiler♥)

Düğün, bistro masa düzeni ve kokteyl şeklindeydi. Ben de masaların üzerine koymak için ve misafirler bizden birer anı olarak götürsünler diye mumlar tasarladım. Yeşilköy sahilinden topladığımız deniz kabuklarını da rengarenk boyayarak hem mumların üzerilerine yapıştırdım, hem de artanları masaların üzerine serpiştiririz diye düşündüm. Maalesef düğündeki fotoğrafçımız bu mumların ve masanın bir tanesinin bile fotoğrafını çekmeyi akıl edemediğinden benim evde yaparken çektiğim fotoğrafları koyabiliyorum ancak buraya:(


Düğünden bir hafta önce ailelerimiz Ankara ve Eskişehir'den, Can'ın kardeşi Cem, eşi Kristen ve dünya tatlısı bebekleri Emre ve benim kuzenim Nes ve eşi Harry'de Amerika'dan geldiler. Can'ın ailesine bizim evin yakınlarında airbnb aracılığıyla ev tuttuk. Haftasonu da arkadaşlarımız geldiler ve hayatımın en güzel haftasıydı diyebilirim. Tüm sevdiklerimizin bizim için İstanbul'da buluştuğu ve harika geçen tüm o anlar. Düğünden bir gün öncesinde izin aldık işlerimizden ve son hazırlıklarımızı tamamladık. Kristen'le birlikte mumların yanına ilaveten küçük şişelere koymak üzere çiçek tasarımları hazırladık.

Bu arada düğünden bir hafta önceki haftasonu Yeşilköy sahilde sanırım dünyanın ilk evli bekarlığa veda gecesini gerçekleştirdik. Biz galiba her şeyi baya yanlış anladık :)
Cuma akşamı ve düğün gecesi kuzenimin jestiyle onların kaldığı otelde konakladık. Cumartesi günü yani artık düğün günü, her beraber Kuruçeşme'de harika bir kahvaltı sonrası biz Can'la tekneye geçtik ve orada hazırlandık. Sanırım ayaklarını tekneden denize doğru uzatıp elinde birasıyla bir yandan makyaj yaptıran başka gelin görmemişsindir. Saçımı yine doğal açık bir şekilde bıraktım ve kafama Bige Sualp'in gerçek çiçeklerle yaptığı harika saç aksesuarını taktım. Harika güzellikteki buketlerim, ayakkabım için tasarlattığım ayakkabı tokalarım ve Can'ın yaka çiçeği için de ayrıca teşekkürler Bigecim♥




Son olarak bahsedebileceğim bir de cupcakelerimiz var. Son zamanların modasına uyalım dedik ve pasta kesme ritüelinden de pek hoşlanmadığımız için cupcake yaptırdık. Tam da benim renkNi dünyama uygun her biri başka bir renk cupcakeler oldu. İki tanesine, Can'la benim için olanlara yani, birine gitar, birine uçak figürü koydurduk; hayatımız hep müzik ve seyahat dolu geçsin diye....

Can'la benim Elvis Presley'nin Rip it Up şarkısıyla twist yaparak başlattığmız gece, ara ara Travis şarkılarıyla devam etti. Yine hep çok güldüğümüz ve her saniyesini mutlu geçirdiğimiz çok güzel bir gün oldu.
Aslında düğündeki ufak çaplı tasarımlarımdan ve tatlış davetiyelerimizden bahsetmek üzere başlamış olduğum yazı, yine dayanamayıp her şeyi anlatmamla son buldu. Na'pıyım anlatmayı seven bir yapım var :)
Bir de hazır düğün sezonu da açılıyorken tam yerinde bir yazı bu oldu bence.
O zaman, aşkla kal ♥